Sümer, hasat sonrası tarlalarda bırakılan sap ve köklerin yakılmasının ciddi çevresel ve tarımsal zararlar doğurduğunu belirtti.
Anız yakmanın toprağın biyolojik, fiziksel ve kimyasal dengesini bozduğunu vurgulayan Sümer, bu yöntemin verimliliği düşürdüğünü ve tarım alanlarının geleceğini tehdit ettiğini ifade etti.
“Toprak, on binlerce yılda oluşmuş canlı bir varlıktır. Bir gram toprakta, dünya üzerindeki insan nüfusundan fazla canlı yaşar. Anız yakmak, toprağı kolay işlemek veya yabancı otları temizlemek için tercih ediliyor olabilir. Ancak bu yöntem, toprağın organik yapısını yok ediyor ve tarımın temelini zedeliyor,” diyen Sümer, toprağın doğal yapısına sahip çıkmanın gelecek nesiller için bir sorumluluk olduğunun altını çizdi.
Ayrıca, anız yakmanın birçok mikroorganizmanın yanı sıra, böcek ve kuş gibi canlıların yaşam alanlarını da yok ettiğini hatırlatan Sümer, bu uygulamadan tamamen vazgeçilmesi gerektiğini söyledi. “Anız, toprağın geleceğidir. Toprak ise bizim geleceğimiz. Bu yüzden anız yakmak, sadece toprağı değil, bize emanet edilen en değerli varlığımızı da yok etmektir,” ifadelerini kullandı.
İsmail Sümer’in bu uyarısı, hem çiftçilere hem de tarım politikası yapıcılarına çevresel sorumluluk bilinciyle hareket etme çağrısı olarak değerlendirildi.