200’ün üzerinde sarsıntının kaydedildiği bu hareketlilik, Yunan hükümetini acil toplanma kararı almaya ve tüm okulları tatil etmeye zorladı. Etkinlikler iptal edilirken, uzmanlardan peş peşe açıklamalar gelmeye devam ediyor.
Helenik-Girit Fayının Kırılma Riski: “Feci Etkiler Olabilir”
Ege’deki depremler üzerine açıklama yapan ilk isimlerden biri olan Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, bölgedeki tehlikeli faylardan biri olan Helenik-Girit yitim kuşağının kırılma riski konusunda uyarılarda bulundu. Öztürk, fayın yeniden kırılmasının Ege Denizi’nden Akdeniz kıyılarına kadar geniş bir alanı etkileyebileceğini belirtti. Özellikle Santorini Adası çevresindeki volkanik aktivitelerin de depremlerle bağlantılı olduğunu vurgulayan Öztürk, “Burası hızla gerilen bir alan ve depremler çok sığ derinliklerde meydana geliyor. Bu fay kırıldığında, tüm Ege ve Akdeniz kıyıları feci şekilde etkilenecektir. Geçmişte bu fay kırılmıştı ve tekrar kırılması mümkündür” dedi. Öztürk, ayrıca Santorini’nin geçmişteki volkanik patlamalarını hatırlatarak, “1600’lü yıllarda patlayan bir volkan tekrar devreye girebilir” ifadelerini kullandı.
Tektonik Yapılar Harekete Geçmiş Olabilir
Prof. Dr. Haluk Eyidoğan ise, Ege Denizi’ndeki depremlerin arkasında Afrika kıtasının hareketlerinin olabileceğini belirtti. Eyidoğan, “Girit Adası’nın kuzeyinde bulunan tektonik yapılar, Afrika Kıtası’nın kuzeye doğru hareket etmesiyle tetiklenmiş olabilir. Bölgedeki normal faylar aktif durumda ve bu durum, deniz tabanındaki genişlemeyi gösteriyor. Depremler, Volkanik Kuşak’taki volkanik hareketlerle de ilişkilendirilebilir” dedi. Eyidoğan, özellikle Girit Adası’nın kuzeyindeki tektonik yapıların harekete geçmesinin, sismik aktivitenin artmasına neden olabileceğine dikkat çekti.
Ege’deki depremlerin ne kadar daha devam edeceği ve olası büyük bir sarsıntının meydana gelip gelmeyeceği konusunda uzmanlar, net bir tahminde bulunmakta zorlanıyor. Ancak, bölgedeki fay hatlarının aktif olması ve tektonik hareketlerin hızlanması, her an daha büyük bir sarsıntının yaşanabileceği endişelerini artırıyor.
Ege Denizi’nde son 48 saat içinde yaşanan peş peşe depremler, bölgedeki sismik hareketliliği artırarak hem Türkiye hem de Yunanistan’da paniğe yol açtı. 200’ün üzerinde sarsıntının kaydedildiği bu hareketlilik, Yunan hükümetini acil toplanma kararı almaya ve tüm okulları tatil etmeye zorladı. Etkinlikler iptal edilirken, uzmanlardan peş peşe açıklamalar gelmeye devam ediyor.
Helenik-Girit Fayının Kırılma Riski: “Feci Etkiler Olabilir”
Ege’deki depremler üzerine açıklama yapan ilk isimlerden biri olan Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, bölgedeki tehlikeli faylardan biri olan Helenik-Girit yitim kuşağının kırılma riski konusunda uyarılarda bulundu. Öztürk, fayın yeniden kırılmasının Ege Denizi’nden Akdeniz kıyılarına kadar geniş bir alanı etkileyebileceğini belirtti. Özellikle Santorini Adası çevresindeki volkanik aktivitelerin de depremlerle bağlantılı olduğunu vurgulayan Öztürk, “Burası hızla gerilen bir alan ve depremler çok sığ derinliklerde meydana geliyor. Bu fay kırıldığında, tüm Ege ve Akdeniz kıyıları feci şekilde etkilenecektir. Geçmişte bu fay kırılmıştı ve tekrar kırılması mümkündür” dedi. Öztürk, ayrıca Santorini’nin geçmişteki volkanik patlamalarını hatırlatarak, “1600’lü yıllarda patlayan bir volkan tekrar devreye girebilir” ifadelerini kullandı.
Tektonik Yapılar Harekete Geçmiş Olabilir
Prof. Dr. Haluk Eyidoğan ise, Ege Denizi’ndeki depremlerin arkasında Afrika kıtasının hareketlerinin olabileceğini belirtti. Eyidoğan, “Girit Adası’nın kuzeyinde bulunan tektonik yapılar, Afrika Kıtası’nın kuzeye doğru hareket etmesiyle tetiklenmiş olabilir. Bölgedeki normal faylar aktif durumda ve bu durum, deniz tabanındaki genişlemeyi gösteriyor. Depremler, Volkanik Kuşak’taki volkanik hareketlerle de ilişkilendirilebilir” dedi. Eyidoğan, özellikle Girit Adası’nın kuzeyindeki tektonik yapıların harekete geçmesinin, sismik aktivitenin artmasına neden olabileceğine dikkat çekti.
Ege’deki depremlerin ne kadar daha devam edeceği ve olası büyük bir sarsıntının meydana gelip gelmeyeceği konusunda uzmanlar, net bir tahminde bulunmakta zorlanıyor. Ancak, bölgedeki fay hatlarının aktif olması ve tektonik hareketlerin hızlanması, her an daha büyük bir sarsıntının yaşanabileceği endişelerini artırıyor.