Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hüseyin Aydın

Gazzeyi Konuşacak Tek Sen Kalmışsın Gibi Haykırmaya Devam Et

Bir zamanlar, sosyal medya platformlarında, televizyonlarda, gazetelerde, gazetecilerin kalemlerinde ve sözlerinde sıkça duyduğumuz “Gazze” kelimesi şimdi neredeyse kaybolmuş durumda. Ama bu kaybolmuşluğun arkasında bir unutma, bir görmeme var. Gazze’de yaşanan dram, gündemin ön sıralarına çıkmıyor, çünkü çok yıpratıcı, çok sarsıcı. Çünkü gerçeği görmek, karşı karşıya olmak, yüzleşmek korkutucu. Ama her şeyin başı, bu yüzleşmedir. Bizim unutmamız, orada yaşananların kaybolmasına yol açmaz. Gazze’nin yaşadıklarını bir kez daha hatırlatmanın, bir kez daha yüksek sesle haykırmanın zamanı belki de en çok şimdi.
Gazze’de, insanların birbirini öldürmeye zorlandığı bir savaş ortamında, orada yaşayan çocukların gözlerinde, annenin acısında, babanın çaresizliğinde ne bulduğumuzu düşünmemiz gerek. Gazze’yi konuşmak, aslında sadece bir coğrafya ya da bir bölgeyi konuşmak değil. Gazze, savaşın ve barışsızlığın en derin, en ıstırap verici simgesidir. Gazze’yi konuşmak, insanlığın temel değerlerine, vicdanına, ahlakına dokunmaktır. O nedenle Gazze’yi konuşan, gerçekleri haykırmaya çalışan her ses, ne kadar yalnız olsa da, ne kadar fark edilmese de, çok önemli bir misyon taşır. Bir sesin yankısı, bazen büyük bir değişimin habercisi olabilir.
Peki, bizler bu sese nasıl kulak verebiliriz? Kimi zaman sosyal medya üzerinden, kimi zaman blog yazılarında, dergilere yazılan makalelerde, belki de bir el ilanında veya bir konuşmada bu ses duyulabilir. Ama bu ses sadece bir platformda yankılanmakla kalmamalı. Her birimizin içindeki vicdanı harekete geçirmeli. Gazze’yi savunmak, sadece orada olanlarla ilgili değil, tüm dünyanın gözleri önündeki adaletsizliğe karşı bir duruş sergilemektir. Gazze’de yaşananlar bir istisna değil, maalesef dünyanın birçok bölgesinde benzer hikayeler yaşanıyor. Fakat Gazze, tüm bu acıların simgesine dönüşmüş durumda. Orada olup bitenlerin dünya üzerindeki yankıları, bizlere insanlık ve özgürlük adına verdiğimiz mücadelenin ne kadar zayıf olduğunu da gösteriyor.
“Gazze’yi konuşacak tek sen kalmışsın gibi haykırmaya devam et” cümlesi, aslında bir çağrıydı. Bir uyarıydı. Bir soruydu. Ne zaman, nerede ve kim konuşacak? Yalnızca haykırmak, gözleri daha fazla açmak yetmez. Bunun arkasında bir sorumluluk duygusu olmalı. Bir anı geçmek değil, sürekli bir mücadele olmalı. Herkesin bildiği ama sustuğu gerçekleri, her türlü tehdit ve zorluğa rağmen haykırmaya devam etmeliyiz. Çünkü ancak o zaman Gazze’nin çığlığı dünyayı sarar ve belki o zaman, gerçek anlamda bir değişim için adım atılabilir.
Dünyanın gözleri önünde, adaletin yerini bulduğu, insanların haklarının korunduğu bir geleceği inşa etmek, her birimizin sorumluluğudur. Eğer sessiz kalırsak, unutur ve görmezden gelirsek, o zaman Gazze’nin sesi sadece duvarlarda yankı yapacak ve kaybolacaktır. Gazze’yi konuşmak, tüm bu dünyanın yaşadığı, ezilen, haksızlığa uğrayan tüm halkların sesi olmak demektir. Eğer bir tek ses bile, bu dünyadaki doğruyu haykırabiliyorsa, o ses bir umut ışığına dönüşebilir. Ve o zaman belki de, sadece Gazze için değil, tüm insanlık için gerçek anlamda bir değişim mümkündür

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER